Devlet Yönetimi

Devlete İL ya da EL denmiştir. Türk tarihinde devlet teşkilatlanması ilk defa Büyük Hun Devleti hükümdarı METE HAN tarafından gerçekleştirilmiştir. 
Türkler tarih boyunca farklı bölgelerde birçok devlet kurmuşlardır.
Türklerin çok sayıda devlet kurmasında:
·         Bağımsızlıklarına düşkün olması,
·         Teşkilatçı bir özelliğe sahip olması,
·         Ülkeyi hanedan üyelerinin ortak malı sayma anlayışı etkili olmuştur.
       Eski Türklerde toprak, yurt olarak adlandırılmış ve Türkler, bağımsızlıklarını koruyabildikleri toprakları ülke olarak görmüşlerdir. Bağımsızlıklarını koruyamadıkları zaman başka topraklara göç etmişlerdir. 
Türklere göre, devleti oluşturan unsurlar; 
Ülke-Toprak-Vatan-Millet-Halk-Bağımsızlık-Egemenlikten oluşmaktadır.
        Türk hükümdarları genellikle Han, Hakan ve Kağan unvanlarını kullanmışlardır. Bu unvanların yanında Şanyü, Tanhu, Yabgu, İl Teber, İdi Kut, İlteriş, Erkin gibi unvanları da kullanmışlardır. Hakanların önde gelen görevi, milletin refah ve barış içinde özgür olarak yaşatmaktı. Ayrıca ülke çapında asker toplamak, orduyu idare etmek, adaletli olmak, devletin yüksek meclisini yönetmek, açları doyurmak, çıplakları giydirmek hükümdarın başlıca görevleri idi. ( Sosyal devlet anlayışı )
         Hükümdarlık sembolleri arasında; otağ ( hükümdarın çadırı ), 
örgin ( taht ), 
tuğ ( sancak, bayrak ),
köbürge ( davul ), 
sorguç = kotuz ( Börke = bir tür başlık takılan tüy )’dur. 
Hakanın belirli zamanlarda devlet ileri gelenlerine ve halka, törenlerde resmi ziyafet vermesi hükümdarlık gereğiydi.
         Hakanın eşine HATUN-KATUN denirdi. Türk devlet idaresinde Hatun da söz sahibi idi. Savaşlarda Hakan’ın yanında yer alan Hatun, devlet adamı gibi eğitilir ve yetiştirilirdi. Böylece devlet idaresi ve komşu devletler hakkında bilgi sahibi olur, gerektiğinde devlet başkanlığı yapar, elçi kabul eder ce devlet meclisine katılırdı. Yasa niteliğindeki emirnameler Hakan ve Hatun’un imzası olmazsa yürürlüğe konmazdı. Bu durum; Hatun’un hükümdarı temsil ettiğini ve devlet işlerinde söz sahibi olduğunu gösterir.
           Türkler, devleti yönetme yetkisinin Gök Tanrı ( Tengri ) tarafından verildiğine inanıyorlardı. Tanrı tarafından verilen bu yönetme yetkisine KUT diyorlardı.KUT’un kan yoluyla hükümdarın tüm erkek çocuklarına geçtiğine inanıyorlardı. Bu durum kanında Kut bulunan herkesin tahta çıkmasına olanak sağlamış ve yönetim bir ailede toplanmıştır. Dolayısıyla Türk devletlerinde değişik sülalelerin yönetimi ele geçirmesi söz konusu olmamıştır. Ayrıca halkın yönetime bağlılığını artırmıştır. Bütün hanedan üyelerinde KUT olduğundan kendine siyasi ve askeri bakımdan güvenenler taht kavgasına girişebiliyordu. Bu durum, Türk devletlerini ya iç savaş sonucu istikrarsızlığa, ya da bölünmeye götürüyordu.
             Türk devletlerinde ÜLKE, yönetimi kolaylaştırmak için DOĞU – BATI olarak ikiye ayrılırdı. Güneş ve güneşin doğduğu yer kutsal kabul edildiğinden Batı’dan daha üstün kabul edilir ve hakan ülkenin doğusunda oturur ve ülkesini buradan yönetirdi. Batı kanadını ise YABGU unvanı ile hükümdarın erkek kardeşi yönetirdi. Yabgu iç işlerinde serbest, dış işlerinde ise hakana bağlı idi.
             Türk devletlerinde ülke, hükümdar ailesinin ortak malı sayılırdı. Böylece ailenin bütün erkek üyeleri tahta çıkma hakkı etmişlerdir. Bu uygulama sonucunda;
·         Türk devletleri kısa sürede parçalanmış ve yıkılmıştır. Ayrıca irili ufaklı birçok Türk devleti kurulmuştur. ( Orta Asya Türk devletlerinin kısa ömürlü olmasının en önemli nedeni bu gelenektir.  Ayrıca ikili devlet teşkilatı, ekonomik gücün kaybedilmesi = İpek Yolu’nun hâkimiyetinin kaybedilmesi, Türk hükümdarlarının Çinli prenseslerle evlenmeleri, Çin’in Türklere karşı izlediği politika, çabuk kurulan ve dağılan boylar federasyonu da etkili olmuştur)
·         Ailenin erkek üyeleri arasında sık sık taht kavgaları çıkmıştır. İç mücadeleler Türk devletlerinin zayıflamasına ve dış müdahalelere ortam hazırlamıştır.
Türk devletlerinde Çinli prenseslerden doğan erkek çocukların hükümdar olmasına izin verilmemiştir. Bu durum, Türklerin veraset konusunda ulusçu bir anlayış benimsediklerini gösterir.
Türk hükümdarlarının tarih boyunca tahta çıkışı şu şekillerde meydana gelmiştir:
·         Hanedan üyeleri arasında siyasi ve askeri mücadeleyi kazanan hükümdar olarak tahta çıkardı. ( En sık rastlanan durum. )
·         Hükümdarın rakipsiz aday olması ( Bu durumda taht kavgası olmadan başa geçiyordu)
·         Seçim usulü ( Kengeş, Toy veya Kurultay denilen devletin ileri gelenlerinden oluşan meclisin toplanarak hanedan üyelerinden birini tahta geçirmesi).
Hükümdara devlet yönetimiyle ilgili konularda TOY, KENGEŞ, KURULTAY gibi isimlerle
bilinen danışma meclisi yardımcı olmuştur. Hükümdarın ölümü, savaş veya milli felaketlerde kurultay toplanırdı. Kurultay; törede değişiklik yapabilir, hükümdar ve veliahtı belirleyebilir, siyasi, sosyal, askeri ve ekonomik sorunlarla ilgili kararlar alabilirdi. Kurultay’a; hakan, hatun, asker ve sivil yöneticiler, boy beyleri ve bağlı kavimlerin yöneticileri, hanedan ailesinin ileri gelenleri katılırdı. Hükümdar, Kurultay’da alınan kararları uygulamak zorunda değildi. Son söze sahip olan hükümdar kararlarını verirken Türk devlet ve toplum geleneklerine, kurultay kararlarına ve tecrübeli devlet adamlarının fikirlerine dikkat ederdi. Devlet işlerinin bir mecliste görüşülmesi demokratik uygulamaya örnek olarak gösterilebilir.
             Eski Türk devletlerinde devlet görevlileri şunlardı:
             HÜKÜMET = AYUKI: Meclisin emirlerini uygulardı.
             AYGUCI: Hükümet başkanı = Başbakan.
             BUYRUK: Bakan
             TAMGACI: Dış siyaset işlerini yürütür. / Mühürdar.
           TİGİN ( TEKİN ): Hükümdarın erkek çocuklarına verilen unvan. Küçük yaşlardan itibaren bazı boy ve oymakların başına yönetici olarak gönderilirlerdi. ( O zaman ŞAD unvanını alırlardı ) Bu uygulama ile tiginlerin devlet yönetiminde tecrübe edinmeleri amaçlanmıştır..
           TUDUN: Vergi memuru.
           TUTUK: Vali.
           BİTİKÇİ: Kâtip.
           SUBAŞI: Ordu komutanı.
           AGIÇI: Hazine görevlisi.
           OTACI: Hekim.
           Bunların dışında İNAL, İNANÇ, TARKAN, BAĞA, ÇOR, KÜLÜĞ, APA, ATAMAN gibi devlet görevlileri de vardı.

Yorum bırakın